28 Eylül 2015 Pazartesi

Mezdeki-HAŞHAŞİ - PE KAKA (2)

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

Mezdeki-HAŞHAŞİ- Pe Kaka  (2)

Tarihin devir daimi, 1090 lı yıllarda HAŞHAŞİLERİ ortaya çıkarır. ŞEYTAN’ın Hz.Adem ve Havva yı CENNET’te iken aldatması sonucu YASAK olan meyveyi yedirtmesi sonucu, Cennetten çıkarılması ve Dünya hayatına sürgün edilmeleri gerçeğine rağmen, Şeytanın da, aynı takdir içinde Dünya ya sürülmesinin, geri dönüşün bir imtihan sürecini ortaya çıkarmıştır. 


KURAL ; YA  RAHMAN’a  İTAAT ile CENNET’e dönme yolunu açma. Aksi halde, ŞEYTANA uyarak CEHENNEM’e ve AZABA sürülmedir. Hz.Adem (A.S.) çocuklarından KABİL’in kardeşi HABİL’i öldürerek Şeytana uyması, Yol ve itikat olarak Şeytan’ın ifsat ve delalete sürükleyen telkinlerine kanarak şeriat yolundan çıkmasıdır.Küfrün, ATEŞE TAPMA, İÇKİ YAPMA  ve İÇME, ZİNA ETME, MÜZİK ALETLERİ ÇALMA, ŞARKI, TÜRKÜ SÖYLEME olarak ortaya çıkmıştır. İran’da MEZDEKİ ler diye ortaya çıkan, İLAHİ KURALLARI RET EDEN ahlaksızlığın, Nuşirevan tarafından yok edilmesine rağmen, Bu yaşayıştan peydahlanan ve damarlarında bu kanla dolaşan bazı insanların MS. 1090 yılında HAŞHAŞİLER adı altında yine, İran’ın KUM kenti yakınlarında ALAMUT Kalesi diye bilinen yerde kümeleştikleridir. SAPIK HASAN SABAH’IN öğretileri doğrultusunda teşkilatlandıkları tarihen bilinmektedir.

ALAMUT KALESİ 042.jpg
Alamut ulaşılması güç bu kale, Haşhaşilerin barınma,eğitim görme, telkin ve tavsiyelerle FEDAİ denilen bir sınıfa dahil edilme yerleri olmuştur.  Bu kale içinde, Cennet ve Cehennem yerleri inşa edilerek, Afyonlu Şarabla sarhoş edilmiş kadın ve erkekleri birleştirip, ATEŞE TAPTIRAN Hasan Sabah, aynı bu günkü Pe Kaka nın intihar bombacıları gibi, insanlar yetiştirerek bir çok devletin ileri gelenlerine SUİKAST lar tertip etmiştir. Bunlardan bizi ilgilendireni ,Selçuk lu Devletinin Veziri NİZAMÜ MÜLK ‘ü öldürterek Müslüman kanı akıtmıştır, 1257 yılında  Mogol’lar bunların birliklerini dağıtmış, İçlerine sızan birçok caniyi yakalayarak katletmiştir.

İsmini İRAN İSLÂM DEVLETİ olarak ilan eden İRAN’ın ,Bu kale içindeki yerleri imar ederek insanların gezmesi ve görmesine zemin hazırlayarak yaşatması, KÜFRÜ YAŞATMAK ve o fikri korumak olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bir ikilemdir. TENAKUZDUR. İran daki çarpık olayların temelinde yatan bu küfür hareketinin tohumlarıdır. Pe Kaka’nın da bu mikropla zehirlenen ,bir nesil olarak  950 sene sonra ortaya çıkışı Mezdeki-Haşhaşi ve aynı sapıklığı yaşayan Pe Kaka olduğudur.
(Devamı var)



MEZDEK-HAŞHAŞİ ve BU GÜNKÜ PE KAKA (1)

TEFEKKÜR                                                       Dursen Özalemdar
MEZDEK-HAŞHAŞİ ve BU GÜNKÜ PE KAKA (1)         
Kötülüklerin başı ŞEYTAN , İNSAN ve CİNLERİN imtihanında baş rölü oynamaktadır.  bu fitneyi görerek, tarihsel bağlantılarını tespit etmek araştırmacılar için kaçınılmaz görülmektedir.
Nüşirevan İran’daki Sasani Devleti hükümdarlarından. Sasani Hanedanının yirmincisidir. Asıl ismi Hüsrev’dir “Nuşirevan” lakabıyla Ünlü olmuştur. Adının Arapça karşılığı olan “Kisra” ünvanı daha sonraki Sasani hükümdarları için kullanılmıştır. Kubad’ın en küçük oğludur. Peygamber efendimiz; “Ben, adil sultan zamanında dünyaya geldim.” buyurarak onun adaletini övmüştür. On dokuzuncu Sasani hükümdarı olan Kubad  zevkine düşkün, Mezdek adında birisinin ortaya attığı bugünkü komünizme ait fikirleri kabul etti. Tenbellerin serserilerin ve hele kadın düşkünü olan aşağı kimselerin işine gelen; “Ateşe tapılacak. Her şey herkesin malıdır. Herkesin malları ve yaşayışları eşittir. Herkes birliktedir. Şahsi tasarruf yoktur. Bütün insanlar eşit ve her şeyde ortaktırlar. Biri diğerinin zevcesini isterse ona vermesi lazımdır. Zenginler malları fakirlere vermeli, onların ihtiyaçlarını gidermelidir.” şeklindeki Mezdek’in fikirleri Kubad zamanında yayıldı. Kubad’ın ölümünden sonra MS.531 senesinde tahta, oğlu Hüsrev yani Nuşirevan geçti.
Nuşirevan; Romalılarla, Hunlularla, Hindli lerle ve başka komşularıyla yaptığı birçok savaşlarda galip geldi. Sasani Devletinin sınırlarını Akdeniz’e ve Karadeniz’e ulaştırdı. Maveranünehir taraflarından da birçok yerleri sınırları içine kattı. Roma İmparatoru Jüstinianus’un ilerlemesinden endişe ederek ona harb ilan etti. Roma İmparatorunu hezimete uğratıp elli sene müddetle, her sene otuz bin altın cizye vermeye mecbur etti. Yemen’i, Dara’yı aldı ve Kapadokya’ya girdi. Babası zamanında ahlaksızlıkları ve bozuk fikirleriyle insanları etkisine alan Mezdek ve seksen bin adamını kılıçtan geçirerek komünizm belasını ortadan kaldırdı.
Mezdekiler Hz.Adem’in oğullarından Habil ve Kabil olayındaki,KABİL ‘in ilk insan kanını akıtması,o zamanda görünür olan Şeytan’ın ifsatına uyarak işlediği cinayete ilaveten, Allah yolundan sapıp, ATEŞE TAPMASI,Şeytanın İÇKİ yapmayı öğretmesi, Sarhoşlukla beraber ZİNA ve FUHUŞ küfrüne girmeleri, Müzik aletleri ve ŞARKI-TÜRKÜ yü adet haline getirmeleri, o gün ve bu gün de insanlık tarihindeki günahlar zincirini oluşturmuştur.

Aynı damardan gelen Mezdekiler de, Sasani Hükümdarı Kubad’ın zamanındaki zuhuru, ATEŞE TAPMALARI-İÇKİ ve AFYON kullanmaları, EVLİLİK ve AİLE BAĞINI YOK EDEREK, KADIN HERKESİN ORTAK MALIDIR diyerek ZİNAYI MEŞRULAŞTIRMALARI, Bunları, bu gün batılı bazı devletlerde görülen FAŞİNG ve benzer toplantılar yaparak ALENEN ORTALIKLARDA yapmaları, İÇKİ KULLANMALARI, AFYON İÇMELERİ, MÜZİK ALETLERİ EŞLİĞİNDE, ŞARKI VE TÜRKÜ SÖYLEMELERİ, RAKKASELER EŞLİĞİNDE EĞLENTİ TERTİP ETMELERİ, Sokaklarda ve kuytu yerlerde Köpekler gibi cinsi isteklerini tatmin ederek, Nesillerinin PİÇLEÇLEŞTİRMELERİ ni ortaya çıkarmıştır. Kabil-Mezdek, Haşahaşi ve bu günkü PE KAKA nın aynı zincirin halkası olduğudur. (Devam edecek)

13 Eylül 2015 Pazar

BU KISSA BU GÜNLERE UYUYOR

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

BU KISSA BU GÜNLERE UYUYOR

Mevlana Hazretlerinin MESNEVİ sinde şöyle bir kıssa var.

At üstünde giden akıllı bir kimse, uyuyan birisinin ağzına bir YILANIN girdiğini gördü. Bunun tehlikesini bilen bu kimse, uyuyan adama birkaç topuz vurarak uyandırdı ve ağacın altındaki çürümüş elmaları göstererek ”bunları ye” dedi. Zorlayarak bütün çürük elmaları yedirdi.

Adam topuzun korkusundan o kadar çok elma yedi ki, ağzından geri gelmeye başladı. Kederli adam dedi ki. “Ey yolcu! Niçin hiç sebep yok iken bana çürük elmaları bana yedirterek zulmettin. Sana rastlamam benim için ne büyük talihsizliktir. Ne mutlu seninle karşılaşmayana. Bir suç ve günah işlemeden, dini olmayanlar bile bu eziyeti reva görmezler.”
Adamın böyle beddua etmesine aldırmayan süvari. Bu defa da onu ovada durmaksızın koşturmaya başladı. O kimse uzun zaman ağlaya ağlaya koştu. Nihayet safrası kabardı ve kusmaya başladı. İstifra ederek, iyi kötü ne varsa içerdekilerin hepsini çıkardı. Bu arada O YILAN da dışarı çıktı. O görünüşü korkunç karayılanın dehşetinden, adam bütün dertlerini unuttu.

Çünkü onlar bilmiyorlar!

Dedi ki.”Meğer sen, melek gibi bir insan imişsin veya Allahü tealânın bir rahmeti.Ne mübarek bir saatmiş ki beni gördün. Ölecekken, benim hayatımı kurtardın. Sen, beni bir anne gibi arar dururken, ben de senden merkep gibi kaçıyordum. Ne mutlu senin yüzünü görebilene veya her zaman senin muhitinde bulunabilene. Senin için bu kıymetli canım feda olsun. Ben ise sana karşı şert konuştum, küstahça davrandım.
Ey efendi! Ey şahların şahı! Sana söylediğim kötü sözler hep bilgisizliğim sebebiyledir. Duruma birazcık vakıf olsaydım böyle boş sözlerden elbette sakınırdım. Ey güzel huylu kimse. Vaziyeti birazcık anlatsaydın, seni över, dua ederdim. Ey iyi huylu kimse! Lüzumsuz delice konuşmalarımdan dolayı beni affet.

Atlı da: Eğer sana vaziyeti anlatsaydım, korkudan ödün patlardı. Sana yılanın karnına girdiğini bildirseydim, zehirden önce seni korku öldürürdü. İçindeki düşmanı bilseydin, ne elmayı yiyebilir, ne de kusmak için mecalin kalırdı. Sen konuşmalarında haddi aştıkça ben içimden. “Ya Rabbi işimi kolaylaştır “diye duâ ediyordum. Hem sebebi söylemeye ruhsatım, hem de seni bırakıp gitmeye kudretim yoktu.
 O zaman Peygamberimizin şu duasını hatırladım.”Ya Rabbim kavmime hidayet ihsan eyle, Çünkü onlar, hidayeti bilip bulamıyorlar.” Dertli olan kimse şükür secdesine kapandı ve dedi ki.” Ey benim devletim, hazinem! Ey asil kimse! Senin mükâfatını Allahû teâla versin. Zira bu güçsüz kulun teşekkür etmeye kuvveti yok. Ey yüce er. Sana bu şükrün hakkını Allahü Teala versin. Bende ona söyleyebilecek ne bir ağız, ne de hoş söz yok.”


Bu kıssayı bu günkü Güney doğu insanlarımız ve PKK olayları ile karşılaştırdığımızda. KARA BİR YILAN olan PKK nın, Müslüman KÜRT halkının içine nasıl girdiğini daha iyi anlarsınız. Topuzlu süvarinin, çürük elmaları yedirmesi, koşuşturmasını, İstifra etmesinin, Yılanın da dışarı çıkmasının eşleşmesinin, CİZRE olayı ile, Bölge halkının uyanışını görür,zamanların ötesinden Mevlana HZ. lerinin bu güzel kıssa ile verdiği mesajı daha iyi anlarız. 

7 Eylül 2015 Pazartesi

TERÖR ve YUVALARI

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

TERÖR ve YUVALARI            

Ülkemizde ortaya çıkan son olaylarda BDP siyasetinde ortaya çıkan TERÖR le ilişkili Savcılık takibatına takılan 9 vekile ait mazbatanın varlığı, BDP eş başkanı Demir taş’ın ne denli terör ve teröristlerle iç içe liğinin aşikârlığıdır.

Demirtaş ailesinin büyüğünün Kandil deki TERÖRİST durumu, BDP li  bir çok vekilin DAĞDAN inmiş TERÖRİST olması, bu konuda söylenecek çok söze yer vermemektedir.

Türk  silahlı güçlerine” PKK sizi tükürüğü ile boğar “ ifadesini kullanan bu densizlerin, Meclis çatısı altında barınmaları, Burayı bir karargah gibi kullanmaları, MİLLETİMİZİN AĞRINA GİTMEKTEDİR. Her gün yeni bir kalleşlikle kan döken PKK ve yandaşlarına rağmen, Demirtaş’ın “KAN KAN İLE YIKANMAZ “sözünün altındaki hilekârlığa ancak yüzüne TÜKÜRÜLEREK CEVAP VERİLEBİLECEĞİDİR.

EĞİTİM SEN GENEL Merkezinin terörist ve aranan kişilerin karargâhı haline getirilmesi, Polis baskınında aranan şahısların AMBULANS ’la kaçırılma teşebbüsü, bu kuruluşun PKK ve ŞER güçler ile ilişkisini ortaya koymuştur..

Polisimize ve Askerimizi hedef alarak en kalleşçe CİNAYETLER işleyen, PKK ve bağlı güçlerin ÜLKEMİZE DÜŞMAN olduğu aşikârlığıdır.

PKK katliamları ortada iken, CHP nin MECLİSİ OLAĞAN ÜSTÜ TOPLANTIYA ÇAĞIRARAK ARAŞTIRMA ÖNERGESİ vermesi, Hükümeti oyalama taktiğine düşürmekten öteye bir şey olmadığı, Sağduyulu vekillerce görüldüğünden RET EDİLMESİ CHP – BDP iştirakinin göstergesi olmuştur.

Genel konumdaki değerlendirmelerde, PKK nın belirlenin hedefleri imha edilirken, Bunlara lojistik destek sağlayan, kaçma hallerinde barınma yeri olarak görülen, bölgedeki yerleşkelerin varlığı, operasyonların kesin neticesini engellediğidir. Bu bölgelerin boşaltılarak sivillere YASAK BÖLGE haline getirilmesi, Hava Kuvvetlerimizin CANLI hareket tespitinde HAVADAN, CEHENNEM TOPLARI ile KARADAN bombalanarak TERÖRÜN KÖKÜNÜ kazımanın lüzumudur.

Dağlıcada 16 askerimizi şehit eden hainler elbetteki bunun hesabını Türk Silahlı kuvvetlerinin gücü altında ezilerek vereceklerdir.  Ülkemiz bir savaş içindedir. “KANI DURDURUN “ cazğırlığı ile ortaya çıkanların, milletin sözcüsü olarak değil, PKK nın sözcüsü olarak ortaya atıldıklarıdır. PKK başını asmak için, O gün İP BULAMAYAN siyasi oluşumun, bu gün konuşmaya hiç hakkı yoktur. Bunlara vatandaşın, SEN NE İŞ YAPARSIN-SEN KİMDEN YANASIN “ sorğulamasını yapmasıdır.Cihan Sultanı  Abdulhamid’in ; HAK İSTEYENİN/HAKKINI VERİN. BAŞ KALDIRANIN BAŞINI KESİN. sözünün tam yeridir.


TURUVA ATLARI

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

TURUVA ATLARI

truva atı - dogan güneş 005.jpg

Ülkemizi YIKMAK, Milli kaynaklarımızı YOK ETMEK, daima MUHTAÇ,EL AÇAN,YARDIM DİLEYEN bir ÜLKE KONUMUNDA TUTMAK İÇİN, organize olmuş güçlerin ülkemizdeki varlığıdır. Bunlar SİYASETÇİ, POLİTİKACI, BÜROKRAT, TEKNOKRAT, İLİM ADAMI, YAZAR, ÇİZER, SÖYLER, TİCARET ERBABI, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ, MESLEK ODALARI, SENDİKALAR ve EN GÖRÜNÜR HALİ İLE, GÜNÜMÜZDEKİ GAZETE VE YAZARLARI oldugudur.

1950 yılından bu yana, DEMOKRAT PARTİ ve CHP siyasi çekişmesinde, Demokrat Partinin ülkeye getirdiği REFAH ve HÜRRİYET’ lere rağmen, her işe, KARŞI olan CHP muhalefeti, Günümüzde yaşayan örneklerinden biri olan, DENİZ BAYKAL’ın Ankara’  Tandoğan meydanında zamanın Başbakanı merhum, ŞEHİT ADNAN MENDERES’ ın yakasına yapışarak, “HÜRRİYET İSTİYORUZ” bağırtısına, “EVLADIM, SEN BİR BAŞBAKAN’IN YAKASINA YAPIŞARAK HÜRRİYET İSTİYORUZ DİYEBİLİYORSUN, BUNDAN ÖTE BİR HÜRRİYET’Mİ OLUR” karşılığını veren MENDERES’ i İDAM ETTİREREK, Demokrasiyi katleden, SOL zihniyetin bu günkü tezahürleri, TURUVA ATI gibi, BASIN ve TELEVİZYON yolu ile, MİLLETİMİZİN HER GÜN BEYNİNİ YIKADIĞIDIR. O günlerde de, İsmet İnönünün damadı Metin Toker’in AKİS mecmuası ve ULUS gazetesi bu rolü üstlenmişti.  

DEVLETİN SABRI’ nın, PKK TERÖRÜ konusundaki deneyimi, ŞER YUVALARININ Türk Silahlı Kuvvetlerimizce HAVADAN-KARADAN BOMBALANMASI, operasyonlar ile İNLERİNE kadar girilmesi, Binlerin üzerinde Teröristtin öldürülmesi, daha fazlası ile yaralanması, örgütün yaralılarını İNFAZ etmiş OLMASI, Kurtulan elebaşlarının komşu ülkelerdeki PKK kamplarına kaçmaları, Siyasal kolunun, Avrupa ülkelerine koşarak, OPERASYONLARI DURDURTUN  yalvarışları görülen olaylardan olduğudur.

Ülkemizdeki bir gurup basının TURUVA ATI gibi, her günü, YALAN-YANLIŞ-ALDATICI KÖŞE YAZILARI ve HABERLER ile ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜNE KAST ETMİŞ OLMALARI, GEZİ olayları ve oralarda rol alan, İŞ ADAMLARI ile, geri planları GEZİ’NİN YALAN, TÜRK MİLLİ BİRLİĞİNE YÜKSELİŞİNE DARBE olarak ortaya çıktığı görülmüştü.

Bu  tecrübeden sonra, kendilerini geri çeken, BARONLARIN evlatlıklarının. öne sürülerek işler çevirme senaryoları ortaya çıkarken, PARELER ÖRGÜT örtüsü altındaki faaliyetlerin, BASIN ve YAYINDAKİ tarzını yaşamakta olduğumuzdur.

Millet çoğunluğunu temsil eden, REİSİCUMHUR ve AİLESİNİ HEDEF almış, bu güruhun asıl hedefi Türk Milletinin Kalkınma sını önlemektir. 13 yıl evveline kadar, Türk’ler bir şey yapamaz” ifsadı ile, okumuş bir çok insanımızın dahi beynini yıkayan, Nesebi belli siz insanların varlığıdır. Paçaları sıkışında ATATÜRK diyen bu münafıklar. Aynı insanın “Bir Türk Dünyaya Bedel’dir” sözünü nerelerine koydukları sorgulanmalıdır. Millete İHANETİN hesabı da sorulmalıdır.   


ZAMAN KANTARI

TEFEKKÜR


Dursen Özalemdar

ZAMAN KANTARI

Memleketimizde cereyan eden siyasi olaylara güncel şekilleriyle baktığımızda vereceğimiz kararda yanılmalar olmaktadır. 90 yıl evvel büyük kayıplarla savaştan çıkmış olan bir millet olarak, Düne ve bugüne akıl terazimize olanları koyarak tartmak ve karar vermek mecburiyetindeyiz.

Bu konudaki değerlendirmelerin ülkemiz üzerindeki etkili dış siyasetin ne olduğu, bizdeki etkileri, Dost ve düşman dış devletlerin durumu ile içerideki siyaset sonucu halı hazır durumun görüntüsüdür. Fazla geriye gitmeden
Gezi parkı olaylarında İngiliz televizyonlarının ülkemizde kurdukları kamplar ve haber provokasyonları malumdur. 17 Aralık 2013 günü de aynı kameraların hazır bir şekilde bekleyişi, bir ayaklanma ve isyan hareketini gözlemeleri ve dünya ya yayma hazırlıkları boşa çıktı.
Birinci Dünya harbinde Osmanlı İmparatorluğunu yıkan İngilizlerin kadim siyasetleri, Orta doğu Petrol topraklarını elimizden alınırken, yok edemedikleri Türk milletini ilerde ne hale getireceklerini de kayıt altına alarak İngiliz Lordral kamarası nezdinde 1925 yılında açıklama yapılarak, BİZE NE OLDU sorumuza CEVAP VERİLMİŞTİR.
Büyük Doğu Mecmuasının 1952 yılındaki nüshasında GENERAL CEVAT RIFAT ATILHAN’ın yazdığı İSLÂMI SARAN TEHLİKE ve
ve SİYONİZM” isimli kitabının 176 sahifesinde aynen gösterilmiştir. Bu vesika muahededen sonra İngiltere Avam Kamarasında “Türklerin istiklalini niçin tanıdınız” diye yükselen itiraza Lord Gürson un verdiği cevaptır. İşte ;

“ASIL BUNDAN SONRADIR Kİ, TÜRKLER BİR DAHA ESKİ SATVET VE ŞEVKETLERİNE KAVUŞAMIYACAKLARDIR. ZİRA BİZ ONLARI, MÂNEVİYAT VE RUH CEPHELERİNDEN SÖNDÜRMÜŞ BULUNUYORUZ.  Açıklamasıdır.

Bu açıklamadan sonra, Dış siyasetimizde olanları, İçerdeki siyaseti değerlendirmek için, en temel ölçünün bu olduğudur. Ülkeden yana olanlarla, ülkemize karşı olanların bu ifade ile değerlendirdiğimizde İktidarın ülkeye yaptığı hizmetler ile buna karşı çıkanların kimin hesabına çalışanlar olduğunu anlamanın mümkün olacağıdır.

LORD GÜRSON ‘un torunları siyaset sahamızda cirit atarlarken, diğer branşlarda boy gösterenleri de 90 yıldır görüyoruz. 40 yıl evvel,” Bu barajları niye yapıyorsunuz, Elektriği toprağa mı vereceksiniz” diyen ECEVİT ile, Birinci boğaz köprüsünü LÜKS olarak gören aynı zihniyetin, bu gün aynı kafa ile direktifler ile, Köprülere, Tüp geçitlere, Hava alanlarına, Kanal projelerine, Yollara Askeri stratejik projelere ve ülkeye hizmette atılan her adıma karşı olmaları, ancak ve ancak, Lord Gürson ’un ifadesi ile anlam bulmakta, kendisini göstermektedir. HDP, Muhalif BASIN, OKYANUS OTESİ TEŞKİLAT, PKK ve yandaşlarının bu ihanet sarmalının bu günkü elemanları olduğudur. 2 dünya harbi ile nesli bozulan ALMANLARIN, kadim dostu Türkiye’ye karşı bu günkü davranışlarının, Alman gerçeğinin inkârı olduğudur. Obama’ nın, Merkel’ i dudaklarından öpüşme resmi de bu deformasyonun görüntüsüdür.
Not :Güncel yazılar, Samsun Dengegazetesi @hotmail,com,








5 Eylül 2015 Cumartesi

İBRET ALABİLİRSEN

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

İBRET ALABİLİRSEN

İçtimaiyattaki günümüz halleri, her konumda değişiktir. Nefsin ön plana çıması ile, tezahür eden düşünceler, eğer İLİM-AKIL ve RAHMANİ DİZGİNLERLE zaptu rapt altına alınmansa, dizginini koyuvermiş bir AT gibi her önüne geleni gücü nispetinde ezerek hem kendine hem de etrafına zarar verir.

 İnsan, Kendi hayatını, var olan tek gaye halinde gördüğünde, yapacağı yanlışlıkların haddi hesabı yoktur. DERS almak, ÖGÜT dinlemek, DAHA ÖNCEKİLERİN hayatlarından ibretli sahneleri görebilmek, bize YOL, YORDAM GÖSTEREN rehberler olmalıdır.

Abbasi Halifelerinden Harun Reşit M.786 yılında tahta geçerek Halife olmuştur. Abbasi İslâm devletinin en parlak dönemi bu devirdedir. Harun Reşit’in güçlü ve adaletli yönetiminde, Kardeşi, danışmanı, Nuktedanı olarak görülen BEHLÜL DANENDE, ibretli sözleri ile günümüze kadar gelmiştir.

Bir gün Harun Reşit’in vezirlerinden biri, “Halife Efendimiz! Behlül senin kardeşin niye buraya gelmiyor, Bir başına divane dolanıyor? Sen bunu bir kere daha çağır. İyilikle yanımıza gel. bir başına divane dolanma. Sen bir halife kardeşisin, El âleme beni rezil etme. Gel artık insan içine gir. Deseniz de buraya gelse” der.

Harun Reşit de Behlül’ ü çağırtıp vezirin söylediklerinin aynısını Behlül’e söyler…
Behlül’de. “O zaman bana müsaade edin, ben bunu gidip DANIŞAYIM. Akşamüstü gelir size cevap veririm” der.
Behlül gidince Harun Reşit’le vezirleri”Acaba bu mecnun kime gidip danışacak” diye MERAK etmeye başlarlar. Behlül’ü takip etmesi için arkasından bir adam gönderirler.
Akşamüstü peşi sıra saldıkları adam nefes nefese gelir. Halife vezirler bir ağızdan merakla sorarlar: “Hadi çabuk söyle Behlül kime danıştı.” Tık nefes kalan adam; “Valla Behlül kimseye danışmadı. Kimseyle de konuşmadı. Buradan çıktı, bir dükkânda kebap yedi, bir başka dükkânda da tatlı yedi. Daha başka şeyler yedikten sonra da bir kahvede oturdu. Şimdi buraya geliyor. Sizin yanınıza ondan evvel geleyim diye koşarak geldim.” Gerçekten adamın dediği gibi, birazdan Behlül  içeri girer. Halife hemen Behlül’e sorar. “Evet Behlül ne yaptın, kime danıştın? Der.

Behlül ,”Vallahi ben buradan giderken kara kara kime danışayım diye kafa yordum. Acıktım Kebap yedim, tatlı yedim, çay içtim ama danışacak kimseyi bulamadım. Baktım ki akşam oluyor, bir tuvalete gireyim de sonra yanınıza geleyim dedim. Tuvalette dışkıları gördüm. Bari bunlara danışayım dedim. “siz ne dersiniz? Ben artık insan içine gireyim mi ? Diye sordum.

Dile geldiler ve bana. “Biz sana tavsiye veremeyiz, ama sen bizim durumumuza bakıp bir fikir sahibi ol. Bir vakit kimimiz ET. Kimimiz güzel kokulu ELMA idi. İmrenilen TATLI idi. İnsan içine girdik böyle olduk. Var gerisini sen düşün” dediler.

Diyerek ardına dahi bakmadan saraydan koşar adımlarla ayrıldı.

Siz de  tarih boyu, İnsan ve cemiyet işlerine karışmış nice insana ve bugün  vekillik için nice taklalar atanların,  gerçek hallerine bakıp, Behlül’e sunulan Devlet işindeki görevden kaçmasının manasını anlayabiliyor musunuz?