9 Haziran 2013 Pazar

ALLAH'ın ASKERLERİ ve YAVUZ SULTAN SELİM HAN

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

ALLAH’ ın ASKERLERİ ve YAVUZ SULTAN SELİM                                                       

Osmanlı Türk tarihinin en şanlı Sultanlarından olan YAVUZ SULTAN SELİM, Şan, Şeref ve Fetihlerle dolu bir döneme imza atmıştır. Bu gün Milli ve Manevi değerlerimize değişik biçimlerde SAVAŞ açmış ,neesebi karışık birçok insanın, bu değerlerimizi yok etmek, karalamak için yaptıkları faaliyetleri de görmekteyiz. En taze olanı ise, Ülkemizin incisi İstanbul’a inşa edilecek 3 boğaz köprüsü için, Hükümetçe seçilen YAVUZ SULTAN SELİM ismi üzerinde yapılan spekülasyon lardır.



Bir makale münderecatına sığmayacak büyüklükte ve hacimle olan, Yavuz Sultan Selim Hân’ın şahsiyeti ve icraatlarını Rafızi ,(Hz.Ali ve çocuklarına şeriat ve tarihi gerçeklere aykırı şekilde ,ifrat ve uydurmalarla bağlı olan batıl bir Şii grubu) Safevi  devletinin Sünni Müslümanlar yok etme faaliyetleri ve Şah İsmail’ in  23 Temmuz 1514 de Çaldıranda tacını,tahtını  ve karısını muharebe meydanında terk ederek er meydanından kaçması ile sonuçlanan tarihi olay, Tebriz’in alınması ile noktalanmıştır.

O MÜBAREK ORDU . . .

Ordu’yu Hümayun Mısır seferine gidiyordu. İlk mola Gebze yakınlarında verildi. Ordunun geçtiği yollar bağlık bahçelik idi. Asmalar salkım salkım olgun üzümlerle, ağaçlar kırmızı elmalarla doluydu. Yavuz Selim Han ; Acaba askerim, sahibinden izinsiz üzüm ve elma koparıp yer mi ? Diye kendi kendine düşüncelere daldı. Bir müddet sonra yeniçeri ağasını huzuruna çağırttı ve” azap askerlerinin heybeleri yoklansın, Heybesinden bir elma ve üzüm salkımı çıkan asker, derhâl huzurumuza getirilsin” diye emretti. Yeniçeri ağası derhal harekete geçerek saatlerce heybeleriaraştırıldı. Daha sonra Sultan Selim Han’ın huzuruna gelerek, “Hünkârım! Askerin heybelerini araştırdık, üzüm veya elma bulumadık. Asmaları ve elma ağaçlarını inceledik, koparılma izlerine rastlayamadık”. Dedi. Bu habere Sultan çok sevindi. Üzerindeki ağırlık ve zihnindeki düşünce kalkmıştı. Sonra ellerini açarak; “Allah’ım! Sana sonsuz hamd ü senalar ederim. Bana haram yemeyen bir ordu ihsan eyledin. Eğer askerlerim içinde bir tek kimse, sahibinden izinsiz bir meyva koparıp yese idi. Mısır seferinden vazgeçerdim.” Dedi. Sonra yeniçeri ağasına “Çünkü ağa ! Haram yiyen bir ordu ile beldelerin fethi mümkün olmaz.” Dedi.

Şeytanın peşinden gidenlerle, Allah (C.C.) yolundan gidenleri gösteren MISIR seferi ile alakalı Mucizevî bir tabloyu izah etmenin bir görev olduğudur.

“ÖNDE RESULULLAH YAYA GİDERKEN BEN NASIL ATA BİNERİM” !

15.Aralık.1516 tarihinde Şam’dan Mısır seferine çıkan Yavuz Sultan Selim ‘in, Sina Çölü’ nü ordusuyla geçme olayı büyük bir mucizeye hamile idi. “Sina çölünde yıllardan beri yağmurun yağmamasının verdiği kuraklıkla, müthis çoraklık, ıssızlık ve kum fırtınaları vardı. Sultan Selim Han, devlet adamları ve suvariler ata binmiş halde çölde ilerlerken, Sultan Selim Han aniden attan iner ve atı ile birlikte yayan olarak yürüyüşe geçer, bunun üzerine bütün ordu aynı vaziyeti alır. Sultanın yakınındakiler “Sultanım niçin attan indiniz sorusuna, ÖNÜMÜZDE FAHRİ KAİNAT RESULULLAH EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED (S.A.V.) Yürüyerek bize yol gösterirken BEN NASIL AT ÜSTÜNDE GİTMEYE HAYA EDERİM.” Demesi, o sırada yağmur yağması, fırtınanın durulması, 20 günde geçilmez denilen Çölün 7 günde geçilme MUCİZESİ, İSLAM’ın BAYRAKTARI olan OSMANLI ve SULTANLARINI Kutlu kılıyordu.

Yavuz Selim; 20.Şubat 1516 Cuma günü, Melik Camii’nde okunan hütbede kendisi için söylenen, (Hâkim-ül Haremeyn-iş-Şerifeyn ünvanını kabul etmedi. Mübarek makamlara hürmeten unvanını (Hâkim) kelimesi yerine HİZMETÇİ MANASINDAKİ (Hâdim) i getirtip, (Hadim-ül Haremeyn –İŞ-Şerifeyn )(Mekke ve Medine’nin hizmetçisi) ünvanını aldı÷ Bunu belirtmek için de sarığının üstüne süpürge biçiminde sorguç taktı.

-Yavuz Sultan Selim Han, hasta yatağında iken, yanında Hasan Can bulunuyordu. Son anlarını yaşadığı bir sırada Hasan Can'a ; "Hasan Can'a, bu ne haldir ? diye sorunca, o da ; "Sultan'ım, Allahü teâlâ ile olacak zamandır" dedi. Bu cevap üzerine Yavuz Sultan Selim ! Ey Hasan Can! Bizi bunca zamandan beri kimin ile bilirdin? Cenab-ı Hakk'a teveccühümüzden kusur mu gördün ? diye sordu. Hasan Can'da, Haşa ki, bir zaman Allahü teâlanın adına anmayı unuttugunuzu görmüş olam. Lakin bu zaman başka zamanlara benzemediği için, ihtiyaten söylemeye cesaret eyledim" dedi.


8 Haziran 2013 Cumartesi

KARIŞTIRICILAR

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

KARIŞTIRICILAR


TUSİAD Başkanı, Taksim eylemcileri için”BU GENÇLERDE  İŞ VAR” beyanatı ile, Başbakan’ın “Bu hareketleri tahrik eden  Faizciler var” işaretini verdiği nokta, daha da anlaşılır şekle geldi.
TUSİAD  öteden beri hükümete olan muhalefetini, Geçmiş dönem Başkanı Boyner ile çok ça göstermişti. Boynuzun kulağı geçme sözü gibi, yeni görüntünün milleti sokağa dökme eylemi ile görülmesi, bu meseli doğrulatmaktadır.


Yukarıdaki haber ile, Onbinlerce 10-15 yaştaki orman ağaçlarını keserek, Kendi adına Vakıf Üniversitesi kuran  KOÇ temsilcisinin Uluslar arası Bilderberg toplantısına iştiraki, Başbakan’ın işaret ettiği FAİZ cilerin en ileri geleni mi.


Kendilerini Pankartları ile İSİMLENDİREN bu insanlara elbette kanunlar bir şeyler diyecektir.
Yıllardır köşelerinde yazdıkları nice yazılarla, her türlü tahrik ve eleştirileri yapan bu ve benzeri yazarların, Minnet duyduğu GENÇ’lerden kastin ne olduğu meydan da değil mi ?

Kendilerini ÇAPULÇU ilan edenleri “Alnından öpüyorum” diyen  bu muhalefet lideri daha neleri öptüğü   belli değil’mi ?


CHP li Antalya belediyesinin, Bütçesinden 3 bin  göstericiye ÇORBA  ,bir tarafta Dolar dağıtılıyor duyumları yanında işe ışık tutmuyor’mu ?


 Tatil edilen üniversiteler ve sokağa salınan öğrenciler ile şekillenen olayların FİNAL-VİZE Umrumuzda’mı diyebilen öğrencilere kimlerin teminat verdiği, ortaya çıkan 94 Milyarlık zararın da ne olacağıdır.                  

2 Haziran 2013 Pazar

BOHEMCİLER SOKAĞA DÖKÜLDÜ

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

BOHEMCİLER SOKAKLARA DÖKÜLDÜ !



Sokaklarda çeşitli bahaneler ile gösteri yapmak ihtiyacı duyan insanlar öteden beri incelendiğinde, BOHEM ciler olarak nitelenebilecek bir karakter arz etmektedir. Bunun açılımı ise, (Başkalaşmış, yarına inancı olmayan, Ateist)’ler olarak şekillenmektedir.

CHP ve bu SOL siyasetin yan kuruluşları olan birçok değişik isimlerdeki legal ve illegal örgütlerin şemsiyesi altında insanların, verilecek talimat gereği hareketle sokaklarda boy göstermeleri elbetteki yeni bir şey değil.  

CHP nin kurulduğu günden bu yana, Türk siyasetindeki  “Milli İradenin sana iktidar yok” tespitine rağmen, çeşitli entrika ve tertiplerle iktidarı elde edebilme oyunlarından birini de TAKSİM olayları ile görmüş bulunmaktayız.

AKP nin yaptığı işler ve hizmetlere akıllarının yetmemesi, çareyi terör ve anarşi  çıkartarak memleket düzenini bozmaya matuf hareket ve provaksiyonların bir tertip ve düzenleme olduğu görülmektedir. Bu işi medya ve internet sitelerinde, foto montaj resimlerle, ilgisiz görüntüleri ülkemizde olmuş gibi gösteren, provakatörlerin, tek niyetlerinin barışı bozmak, anarşi çıkarmak, ülkeyi kaosa sürükleme eylemleridir.

1950-1960 Demokrat Parti döneminde, 1965-1970 Adalet Parti, 1974- 1980 – 1990- 2006  li yıllarda aynısının gördüğümüz CHP nin, siyaseti sokağa taşıma hareketleri, artık eskimiş oyunlardan olduğudur.

CHP geçmişte kendi arka bahçesi olarak gördüğü, her TAHRİK ‘ te “ORDU GÖREVE “  çağırışları ile, DEMOKRASİYİ rafa kaldırttığı geçmiş dönemlerin, Milletimize ve Ülkemize neler kaybettirdiği görülmekte ve bilinmektedir.

Bu işlerden NEMALANAN, Çıkar ve MENFAAT sağlayan nice CHP linin bu ülkeye yaptığı kötülük, bu günkü kalkınma ve yatırımlarla hala görülemiyorsa, bu insanların GÖZLERİNİN KÖR, KULAKLARININ SAĞIR ve VİCDANLARININ KARARMIŞ olduğu gerçeğini ortaya çıkartmaktadır.

Çeşitli iftira ve yakıştırmalar ile, İktidarı yıpratmaya çalışan, CHP ve yandaşları, YALAN’a dayalı politikaları ile, hala siyaset yapıyoruz diyebiliyorlar ve buna taraftar bulabiliyorlarsa, 30 yılı aşkın bir zamandır süren PKK terörü ve bunun arkasındaki entrikacıların kimliğinin açığa çıktığıdır.

-Son günlerdeki ALKOL le ilgili hükümetin getireceği düzenlemeye, CHP li Binnaz Toprak’ın önerge ile karşı çıkışı.

 Aynı CHP li kadın vekilin Lezbiyen,Gay,Biseksüel,Transseksüel’ lerle ilgili ikinci bir önerge ile TBMM Meclisine vermesi, bunların haklarını savunması ve Kanunla tanınması yolundaki istekleri.

Ve bunu destekleyen CHP ile BDP den evrim geçiren Ertugrul Kürkçü’nün destek vermesi, kimin neye hizmet ettiği belgesi olmaktadır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, İÇKİ-KUMAR-ZİNA-UYUŞTURUCU gibi illetleri bu millete Kanun ve yönetmelikler ile dayatan CHP zihniyetinin, aradan geçen bunca zaman ve yaşananlara rağmen, aynı kafada olması, Çağdaşlık yönünden yüz kızartıcı bir kimlik olarak ortaya çıktığıdır.

Bu eylemlerin peşine takılan insanların, bu işe nasıl militanize olduğunu dün gece, TRT 1 de Osmanlı Tokatı dizisinde 
ki KAFA COLA hikayesi, bir benzetme olarak tam tamına uymaktadır.

Şehrimizde ikide bir sokaklara dökülerek cazgırlık yapan, Hükümete ileri geri söylemler ve pankartlarla sokakları kirleten bu insanların ancak KAFA COLA müptelası  BOHEMCİLER olarak görüldükleridir.