16 Nisan 2013 Salı

PEYGAMBER MİRASI-GÜNÜMÜZ İNSAN' I


TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar                             
PEYGAMBER MİRASI-GÜNÜMÜZ İNSANI   
İmam’ı Gazâli (rah)demiştir ki; Azıcık ilme imana sahip olan kimse, şunu anlamalıdır ki. DÜNYA FANİ-AHİRET ise BAKİ’dir.Bu durumda o kimse, faniden yüz çevirip, Baki olana yönelmesi gerekir.
Peygamber (s.a.v.) ölüm hastalığında, mescide gelir ve ; kendi üzerinde bir hakkı olanların bulunup bulunmadığını sorar. Israrlı soruşları karşısında birisi kalkıp 3 dirhem kadar bir alacak talebinde bulunur, bu hemen kendisine ödenir. Gene bu has­talığında Rasûlullah, hanımı Hz. Âişe'ye; O'nun nezdinde bıraktı­ğı 7 (bâzı hadislerde 6 veya 9) dirhem kadar paraya ne olduğunu sorar. Hanım’ ı bu parayı getirip verir ve Hz. Peygamber onun 5 dirhemini, Ensar'dan beş fakir aileye dağıttırır ve geri kalanı da hanımlarına harcamaları için verir. Bundan kısa süre sonra O büyük insan—peygamber artık Yüce Rabb'ine erişmiştir— vefat ettiğinde 1 milyon kilometre kareden daha fazla bir bölge, O'nun getirdiği dinin kuralları ile yönetilmektedir.

însan’a ve onun hürriyetine önem veren ve insan’ı sadece onu Yaratanın karşısında eğdiren Hz. Muhammed,(s.a.v.) saltanat sürmedi ve çok sayıda köleleri, hizmetleri olan bir melik  de olmadı. Vefat etti­ğinde geride hiçbir kölesi, Sarayları, Bağı, Bahçesi, Sürüleri, evinde koltukları, kanepeleri, Yemek masaları, Porselen,altın,gümüş mutfak takımları yoktu. O’nun yolunun yolcusu, Sultan İbrahim Ethem’in sarayının tavanında ses yapan zata, “Sarayımın damında ne arıyorsun’a, -Devemi arıyorum cevabına, Be akılsız damda devemi olur, sözüne. Ey Ethem sen’de kuş tüyü yastıklar, Öbek öbek olmuş yataklar, Atlas yorganlar ve bu Saltanat içinde, Nasıl olur da Allah’ı bulabilirsin” demesiyle, Taç ve Tahtını terk ederek, çöllerde RABBİ’ni bulurken. Mahmud-i Hüdai’nin, Kadılığı terk edip, Müftade Hz.ne Derviş olma menkibesinde ulaştıkları menzillerin  destanlaşmaları, çağları aşarak bizlere yol gösteren yansımalar olmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder