TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar
İSLÂM TERBİYESİ
Hazreti Ömer devrinde, Halifenin takdirine mazhar olmuş Kadı Süreyh.
Kendisine müracaat edenlere yalnızca fetva vermekle kalmıyor, İslâmi ve ahlaki
terbiyelerden de bahis ederek irşatla bulunuyordu, Bir genç evlenmek
istediğini, öncelikle evleneceği kızın
tahsilli olmasını arzu ettiğini , bu konuda kendisine bilgi vermesini ister.
Kadı Şüreyh bu gence, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) nin “Müslüman’ın
evi bir nevi Cennettir” dediğini, Müslüman’ın evinin Cennet olabilmesi için, o
evdeki hane halkının bilhassa hanımın İslâm terbiyesi almış olması ile mümkün
olacağını bildirdikten sonra, başından geçen şu hadiseyi anlatır.
“Gençliğimde, Beni Mahzun ismindeki topluluğun bulundugu Yörük
çadırlarının önünden geçerken gördüğüm bir kıza talip oldum. Gerekli
münasebetleri yaptırarak düğün yapıldı. Bu arada gönlüme bir pişmanlık hissi
geldi. Bu kadın köylü kızıydı. Üstelik tahsili de yoktu. Ben ise tahsil görmüş,
İlimle uğraşan birisi idim. Kendimi itham etmeye başladım. Ama, evliliğimizin
daha ilk günlerinde bu köylü kızı bana, beni düşüncelerimden utandıracak şu
konuşmayı yaptı.”
“Efendi ; Sen ilim ve irfanla meşgul ve meşhur olmuş bir alimsin, şöhret
ve makamına münasip bir eş ile yuva kurman beklenirdi. Ben de yaylalarda gezen
bir Yörük ağasının kızıydım. Bir Yörük çobanı ile hayatımı birleştirmem
gerekirdi. Bunun ikisi de olmadı. Çünkü kader ikimiz hakkındaki hükmünü böyle
icra etti. Şu anda bana düşen, seni mes ud edip bu evde senin iraden içinde
olmamdır. Şimdi bana benim bilmediğim taraflarını anlat. Sevmediğin yemekleri,
sevdiğin şeyleri bir bir söyle. Benim akrabalarımdan ziyaret için gelenlerin
kaç günde bir gelmelerini. Senin akrabalarından ise, kimin gelip kimin
gelmemesini istediğini. Ta ki gelmelerini istediğine gereken hürmet ve saygıyı
göstereyim. İstemediklerine de suratımı asıp, ‘Kendisi evde yoktur’ diye
münasip bir ifade ile içeri almayayım. “ Kadı Şüreyh bu anlayış ve ifadeler
karşısında kafamdaki aykırı fikirlerden utandım. Dedi.
-Hanım öyle şeyler söyledin ki
eğer bunları tatbik edecek olursan beni bahtiyar edersin. Dedikten sonra
,”Dindar olmayan yakınlarımızdan hiçbirini istemiyorum! Gelmesinler. Dindar
olanların içinde ise, senin tarafından olanların sık sık gelmelerini istemem,
seyrek gelsinler, fakat şu ve bu yakınlarımızdan olmalarına rağmen gelmesinler.
Çok dedik ocudurlar, hemen evimizin havasını değiştirirler.
Kadı Şüreyh bu minval üzere tam bir sene devam ettiklerini, bu tembihler
doğrultusunda ev hayatlarında çok mes ud olduklarını ifade ettikten sonra ; Bir
gün eve döndüğümde başı kendisini
tanıtmayacak şekilde örtünmüş bir kadının evde olduğunu gördüm. Eşime bu
hanımın kim olduğunu sorduğumda, Annem dir deyince elini öptüm. Hürmet ve ikramda
bulundum. Kayınvalidem bana; -Oğlum! Nasıl hanımından memnun musun? Diye sordu.
Ben de, -Allah senden razı olsun, bu evde yalnız benim iradem hüküm
sürmektedir. Şimdiye kadar hoşuma gitmeyen bir şeyle hiç karşılaşmadım. Kızının
bir defa olsun BAŞINI AÇTIĞINI, NAMAZINI geçirdiğine şahit olmadım. . . “
dedim. Bu sefer gözünü, gözüme diken, kayınvaldem bana hiç unutmadığım şu
pırlanta değerindeki sözleri söyledi.
-Oğlum; kızımdan elbette memnun olacaksın, çünkü ben onu CENNETTE
BÜYÜTTÜM. Gerçi biz çadırlarda oturuyorduk ama, o deve yününden yapılmış
çadırımız Resurullah’ın haber verdiği gibi Cennet çadırı idi. Orada Allah
korkusu, Peygamber sevgisi ve din aşkından başka bir şey yoktu. Çadırımız sanki
bir Kur’an dershanesi idi. Biz kızımıza İslâm terbiyesinden başka bir şey
öğretmedik. Bir insanın mes’ud olması için İslam terbiyesinin kafi olduğunu inanıyorduk.
Allah’a şükürler olsun inancımızın çok yerinde olduğunu şimdi bir daha görerek
sevincimiz arttı. Bununla beraber sen hanımının üzerindeki otoriteni muhafaza
etmeyi unutma. Şunu iyi bil ki, Kadınlar iki yerde çok şımarırlar, Biri ona
olan sevgini yüzüne söylediğinde, diğeri de hayırlı bir çocuk dünyaya
getirdiklerin de. “ dedi.
-İşte evladım, benim hayatıma ait bu hikâyeyi sana anlattım. Bir Yörük
kızı idi ama, İslâm terbiyesi görmüştü. Aile saadeti ancak İslâm terbiyesi
görmüş bir yaşayışlı oluyor. Ben kendimi bu konuda şanslı görüyorum.
Evleneceksen öncelikle İslam terbiyesini birinci sıraya koy. Bu konuda
Resurullah (S.A.V.) “Sen dindar olanı tercih et ki, evin hayırla dolsun”
buyurmuşlardır talimatına uy….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder