17 Kasım 2013 Pazar

HACI BAYRAM VELİ ve AKŞEMSEDDİN Hz.

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

HACI BAYRAM’I VELİ –AKŞEMSEDDİN

Şehrimiz Samsun’u da babası Şeyh Hamza’a adına yaptırdığı MEDRESE ve o tarihteki şehrin en merkezi mahallesi, bu günkü Kale mahallesine ŞEYH HAMZA mahallesi ismi verilerek, Fatihin Hocası AK ŞEMSEDDİN tarafından şereflendirilen şehrimizden bu tarih silinirken, Medresenin sadece bir sokak tabelasında kalması, Medrese yerinin yağmalanması ve sadece ŞEYH HAMZA MESCİDİ ne dönüştürülmesi gerçeğine rağmen,  onu da çok görerek ,son zamanda da İLK ADIM BELEDİYESİ GELİRLER MESCİDİ olarak merdiven altındaki bir mescide dönüştürülmesi gerçeği, İÇLER ACISIDIR. Samsun tarihini binlerce lira alarak yazdırılanların bu konulardaki gör ememezlikleri, Osmanlı da ilk kız mektebi olarak Abdülhamit zamanında, Samsun’ da açılmış olması, Şimdiki BOZKURT mektebi ile bilinirken, tarihten bay pas edilmesinin, siyasi görünürlüğüdür.

TARİH ŞERİDİNDE GERİ DÖNEREK ;

“Şeyh Mısırlıoğlu Abdürrahim olayı şöyle kaleme almıştır.” İstanbul fetholunmadan önce, hocam Akşemseddin ile Edirne’ye gitmiştik. Sultan Murad Han’ın kazaskeri Süleyman Çelebi hastalanmıştı. Bizi saraya davet ettiler. Sultan’ın tabipleri, ona ilaç vermekle meşgul idiler. Hocam, “kazaskerin hastalığı nedir” diye sordu. Onlar da şu hastalıktır diye cevap verdiler. Hocam,Buna Sersam ilâcı yapmak lazımdır buyurdu. Tabipler ; Bunun hastalığı o değildir.Sen yine de ilacını ver, dediler. Hocam divitle kalem istedi, bir reçete yazdı. İstedikleri gelince onlardan bir ilaç yaptı ve hasta Süleyman Çelebiye verdi. Kısa bir zaman sonra hasta şifa buldu ve ayağa kalktı.
Hocam Akşemseddin’in hocası Hacı Bayram’ı Veli’nin vefatı yaklaştığı sırada, talebelerine “Beni Akşemseddin yıkasın, kefenlesin ve cenaze namazımı kıldırsın” vasiyetinde bulundu. Ancak o sırada Akşemseddin  orada değildi. Nerede olduğunu da kimse bilemiyordu. Talebeler bu vasiyet karşısında hem çaresiz hem de ne yapacakları şaşırır bir duruma düşmüşlerdi. Kararsız bir halde lerken, O esnada “Akşemseddin geliyor” diye bir ses işittiler. Halk Akşemseddin’i karşılamaya çıktı. Durumu anlattılar. O da vasiyet üzerine hareket ederek, Cenaze namazını kıldırttı. Defin işlemini tamamladı. Bu işler bittikten sonra, Hacı Bayram Veli’nin borcu olup olmadığını sordu. Doksan bin akçe borçlu olduğu ortaya çıktı. Akşemseddin Hz.bu borcun otuz bin akçesini kendi üzerine aldı. Kalan borcu da diğer yakınları ve dostları üzerlerine aldılar. Akşemseddin, üzerine aldığı otuz bin akçenin, yirmi dokuz bin akçesini hemen ödedi. Geriye bin akçe kalmıştı. Alacaklı, Akşemseddin’e gelerek geri kalan borcu da hemen vermesini istemişti. Akşemseddin ona, “Birkaç gün müsaade et,”dediyse de bir faydası olmadı. O kimse sert bir lisanla alacağını tekrar istedi. Akşemseddin. O kimseyi içeri davet etti. Evin önünde bir bahçe vardı. O kimseye “Bahçeye gir, alacağın bin akçeyi al, Fazlasını alma” dedi.
O şahıs, bundan sonraki durumu şöyle anlatıyor. “Bahçeye girdim. Bahçenin içinde yassı yapraklı bir ot vardı.Her yaprağın üzerinde bir akçe vardı.O otta o kadar çok yaprak vardı ki, sayısını ancak Allah’ü Teala bilir. O nun yapraklarından bin akçe topladım. Fakat yaprakların üzerinden hiçbir akçenin eksilmemiş olduğunu gördüm. O bahçenin içi akçe ile doluydu. Bu hali görünce, hayret içinde kaldım. Dışarı çıkıp o bin akçeyi Akşemseddin’in önüne koydum.”Bu akçeleri size bağışladım” dedim,yalvardım ve özür diledim. Fakat şeyh o bin akçeyi kabul etmedi”

Daha bir çok keramet le hayatını tamamlayan Akşemseddin Hz. Osmanlı tarihinde yeri FATİH SULTAN MEHMED gibi bir delikanlıyı, İSTANBUL’un FETHİNE hazırlamadaki rolünün önemidir. Bu röl ile birlikte, Şehrimize o yıllarda kazandırmış olduğu ve babasının adına yaptırdığı MEDRESE nin ortaya çıkartılması, Müze olarak imar ve ihya edilmesi, o tarihte  Akşemseddin’in babası ŞEYH HAMZA ismi nin verildiği, Samsun Kale mahallesinin isminin değiştirilerek ŞEYH HAMZA olarak tekrar verilmesinin, tarih ve ecdada vefa olarak , bu günkü yöneticilerin boynunlarındaki bir görev olduğudur.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder