9 Nisan 2013 Salı

HANGİ ZAMAN-AHIR ZAMAN-7- Mazi'den İstikbale Sesleniş

TEFEKKÜR
Dursen Özalemdar

HANGİ ZAMAN-AHİR ZAMAN

MAZİ’ den İSTİKBALE SESLENİŞ. . .                                                      



Mazi’den günümüze ve İstikbale seslenen Bediüzzaman Said NURSİ (H.Z.) nin Münazarat kitabındaki aşağıdaki hitabı, elbetteki birçok gerçeği seslendirerek İnsanlara yol gösteriyor. Hakkı ve Hakikatı konuşarak gelecekten haber veriyor. Üçyüz yıl işareti, Nurun ve Nurcuların yüzünde yansıyacak IŞIĞIN aydınlığının ALEMİN içine düştüğü KARANLIKTAN kurtaracak tek yol olduğunu da gösteriyor.

“Neden dünya herkes için terakki dünyası olsun da yalnız bizim için gerileme dünyası olsun, öyle mi? İşte ben de sizinle konuşmayacağım. Şu tarafa dönüyorum. Gelecekteki insanlarla konuşacağım.

Ey üç yüz yıl sonra gelecek yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sessizce Nur'un sözünü dinleyen ve gaybi ve gizli bakışlarıyla bizi izleyen Saidler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Tahirler, Yusuflar ve Ahmetler, vesaireler!... Sizlere ihtap ediyorum.

 Başınızı kaldırıp beni doğrulayınız. Ve beni doğrulamak sizlere borç olsun. Şu çağdaşlarım varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek geleceğinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum. Ne yapayım, ben acele edip kışta geldim. Sizler cennet gibi bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları sizin zemininizde çiçek açacaklar. Biz hizmetimizin ücreti olarak sizden şunu bekliyoruz: Mazi kıtasına geçmek için geldiğiniz zaman, mezarımıza uğrayınız. O bahar hediyelerinden birkaç tanesini medresemin mezar taşı denilen ve kemiklerimizi misafir eden ve Horhor toprağının kapıcısı olan kalenin (Van Kalesini kast ediyor) başına takınız. Kapıcıyı tenbih edeceğiz. Geldiğinizde bizi çağırınız. Mezarımızdan,“henien leküm” (hoş geldiniz) sedaları işiteceksiniz...

Mamafih gelen misafirleri yüzlerinin aydınlığından hemen tanıyacağız.
Şu zamanın memesinden bizimle birlikte süt emmeyen ve gözleri arkaya takılmış, maziye bakan ve hayalleri kendileri gibi hakikatsiz olarak dünyadan ayrılmış olan bu çocuklar, varsınlar şu kitabın (Risale-i Nur'a da işaret var) içinde yer alan gerçekleri hayal sansınlar. Ama biliyor ve inanıyorum ki şu kitapta yer alan hakikatler sizde gerçekleşecektir.
                                                                                       

      
Ey muhataplarım, Ben çok bağırıyorum. Çünkü 13. asrın minaresinin başında durmuş,görünürde medeni ama dine karşı lakayt, fikren mazinin en derin derelerinde kalmış olanları camiye çağırıyorum.

Ey, hayatın ruhu olan İslamiyet’i bırakmış, iki ayaklı yürüyen mezarları andıran bedbahtlar! Gelen neslin kapısında durmayınız. Mezar sizi bekliyor. Onların önlerinden çekiliniz ki, İslâm gerçeğini yeryüzünde dalgalandıracak o yeni nesil gelsin.” (Münazarat) Bu risale 1911 yılında Üstad Bediüzzaman tarafından kaleme alınmıştır. Nur'un geleceği zaman dilimine işaret bakımından önem arz etmektedir. 1911+300=2211 tarihi önem arz etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder