27 Şubat 2013 Çarşamba

GÖREBİLME - BİLEBİLME

TEFEKKÜR

Dursen Özalemdar
GÖREBİLME –BİLEBİLME

 Alışkanlıklar hayat içinde gördüğümüz şeyler, bir alışkanlık haline gelmişse, hayat"ın bizden beklediği gerçek bakış açısını körletmiş oluruz. Böyle bir konuyu tahlil etmek, hayatın her noktasını, her anını, varlık ve yokluk noktasında ele alarak, irdelemek, neden, niçin, nasıl gibi sualleri cevaplayarak gerçeğe gitmeyi amaçlamaktır. Hepimizin belki de her gün gelip geçtiği, Samsun Cumhuriyet meydanı,veya dünya ülkelerinin her birinde, kümelenmiş güvercinler. Uçuyorlar, konuyorlar, serpilen yemleri yiyorlar, hiç kimseden korkmadan ayaklarınız arasında dolaşıyorlar, çocukların kovalamacasına, birkaç kanat vurup kaçarak oynaşıyorlar.

Her hali ile güzellik, Bir şeye dikkat ettiniz mi, Güvercinlerin üzerinde en ufak bir pislik yok. Tertemizler, sanki hepsi duşunu almış, taranmış, makyajını yapmış, alımlı ve çalımlı yürüyüşleri ile bizleri karşılıyorlar. Birbirlerine dalmıyorlar, büyük bir nizam içinde, trafik lambasına, ikaz levhalarına, kanun maddelerine, uygulayıcı memurlara, ihtiyaç göstermeden, yaşayışlarını sürdürüyorlar. Topluca yaptıkları uçuşlarda, havada dans eder gibi çizdikleri görüntüler bir harika iken, dam kenarlarına sıralanarak çıkarttıkları sesler ise başka bir âlem"e seslenişin görüntüleridir.

 Her konuda bize bilgi veren, bizi aydınlatan, Yüce kitabımız Kur"an-ı Kerim,

”Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi birer ÜMMET olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır. (bütün bu mahlûkat) sonra Rablerinin huzurunda toplanırlar. EN-AM SURESİ Ayet 38.

 Binlerce yıldır, insanla birlikte yaşayan birçok ehil hayvana rağmen, İnsan"ın, bu mahlûkatı kendi aklınca inceleyerek yaptığı araştırmalarla, Kendine çeşitli unvanlar verirken, hala bu hayvanların konuştuğu lisan"ı anlayamaması hangisinin acizliğini ortaya koymaktadır?

 Yine bize doğru yolu gösteren, Hak ve hakikati önümüze seren, ufkumuzu aydınlatan, Yüce kitabımız Kur"an-ı Kerim “l6- Süleyman, Davut"a varis oldu ve dedi ki * Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi ve bize her şeyden bolca verildi, Doğrusu bu apaçık bir lütuftur. 17- Süleyman cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen ordusunu topladı. Hepsi (onun komutasında) topluca gidiyorlardı. 18- Sonunda karınca vadisine geldiklerinde bir karınca “Ey karıncalar yuvalarınıza girin, Süleyman"ın ordusu farkına varmadan sizi ezmesin” dedi. 19- Süleyman, onun bu sözüne gülümseyerek “Rabbim Bana ve ana ve babama verdiğin nimete şükürde, hoşnut olacağım işi yapmakta beni başarılı kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına koy” dedi. İla hir, NEML SURESİ .

Bu konuda Kitabımız Kur"an-ı Kerim de daha birçok ayet bulunmaktadır. Buradan anladığımız kadarı ile, Hayvanların" da ÜMMET ifadesi içinde belirtilmesi, Onlara karşı bizim insan olarak sorumluluk altına girdiğimiz manasındadır. Onların hakları ve hukuklarını ortaya çıkarır, İnsan kendisiyle alakalı hukuka ne kadar dikkat ediyor ve hassasiyet gösteriyorsa, Hayvan haklarına da o derece hassasiyet göstermek mecburiyetindedir. Aksi halde sorumluluktan kurtulmanın mümkün olmadığıdır.

Aldığımız bu bilgiler doğrultusunda, etrafımızdaki yaratıklara baktığımızda, BAKIŞ AÇIMIZIN değişmiş olması gerekmektedir. Kuşların ve diğer hayvanların kendilerine ait lisanları olduğu, Ümmet olmaları itibarı ile, Yaratıcılarına karşı vazifeleri bulunduğu, bunu ifa ettikleri anlaşılmaktadır. Şimdi meydanlardaki, etrafımızdaki kuşlarımıza daha başka bir gözle bakarak onların, temizliğinin, çalımlı yürüyüşlerinin, saçak kenarlarındaki duruşlarında çıkarttıkları seslerin manasını daha iyi anlıyoruz ve onları umursuyoruz, aldırış ediyoruz ve önemsiyoruz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder