KISSALAR. (1) HZ. MUSA ve DİRİLEN ÖLÜ . . .
Dursen Özalemdar
Hazreti Musa devrinde
Beni İsrail kavminde salih bir zat vardı, onun ufak bir oğlu ve birde danası vardı.
Bir kere o danayı ormana getirerek; “Ey Allahım bu danayı oğlum büyüyünceye
kadar sana emanet ediyorum.” dedi. Ve o
zat öldü. Zamanla dana ormanda büyüyerek orta bir yaşa geldi, kendisini gören
herkesten kaçardı.
O (yetim kalan) çocuk
büyüyerek, annesine çok itaatkâr olmuştu. Geceyi üçe ayırır, üçte birinde namaz
kılar, üçte birini annesinin başında bekler. Diğer üçte birinde ise uyurdu.
Sabah olduğunda ormandan odun toplar, çarşıda satar, kazancının üçte birini
tasadduk eder(sadaka verir), üçte birini yer, diğer üçte birini de annesine
verirdi. Bir gün annesi ona dedi ki; “ Baban sana bir dana miras bıraktı, Falan
ormanda onu Allah-u Tealâya emanet etti, Oraya git, İbrahim, İsmail ve İshak
(a.s.) ın İlahına, o danayı sana göndermesi için dua et, o dananın nişanı şudur
ki; kendisine baktığında güneşin şualarını (parıltılarını) derisinden çıkıyor
zannedersin.
O genç ormana gidip,
tarif edilen danayı otlarken buldu ve ona; “İbrahim, İsmail, İshak ve Yakup
(A.S.) un İlahı adına seni çağırıyorum,” diye bağırdı, dana koşarak geldi ve
önünde durdu. Genç onu boynundan yakalayarak çekip götürmeye başladı, İnek
Allah-u Tealânın izniyle konuştu ve “Ey annesine itaat eden genç! Sırtıma bin
bu sana daha kolaydır” dedi. Genç de; “Annem bana bunu emretmedi, ancak boynundan
tut, dedi” deyince, İnek “Beni İsrail’in İlahına yemin ederim ki, eğer benim
sırtıma binseydin, ebediyen bana gücün yetmeyecekti, şimdi yürü, zira sen şu
dağa kökünden kopup, seninle gelmesini
(2)
emretsen, o dağ annene
olan itaatından dolayı elbette bunu yapar,”
dedi,
Bunun üzerine o genç,
ineği alıp annesine götürdü. Annesi ona. “Sen fakirsin, malın yok, gündüzleri
odun taşıyıp geceleri ibadete kalkmak sana zor gelir, git bu ineği sat! Dedi.
Oğlu , kaça satayım deyince, annesi “ Üç dinar’a sat, fakat bana danışmadan da
satma” dedi. İneğin değeri üç dinardı. Çocuk onu pazara götürdü.
Mevlâ Tealâ
Hazretleri mahlukatına (yaratıklarına) kudretini, gücünü) göstermek ve o gence
annesine itaat etmesinin faziletini haber vermek için bir melek gönderdi. Melek
gence; “Bu ineği kaça satıyorsun ?” dedi. Genç” Annemin rızası şartıyla üç dinar’a.” dedi. Melek “Annene danışma sana altı dinar
vereyim,” dedi. Genç de ona; “Sığırın ağırlığınca altın versen de, annemin rızası
olmadan onu satamam” dedi. Ve ineği geri götürerek, bir müşterinin altı dinar
verdiğini haber verdi. Bunun üzerine annesi; “Git benim rızamla onu altı dinar’a
sat “ dedi. Çocuk ineği tekrar pazara götürdü. Melek müşteri suretinde tekrar
ona gelerek; “Annene danıştın mı? “ dedi. Genç, “Annem tekrar kendine danışmam
şartıyla altı dinardan aşağıya satmamamı emretti,” dedi. Melek gence “Annene
danışma sana on iki dinar vereyim.” Dedi. Genç kabul etmeyip annesine haber
verdi. Annesi ona; “Sana gelen insan suretinde bir melektir. Böylece seni
imtihan ediyor, bir daha geldiğinde sen ona bu ineği satayım mı, satmayayım mı,
ne emrediyorsun? Diye sor. Genç söyleneni yapınca, melek, gence; “Annene git ve
ona, bu ineği saklayın, zira İmran oğlu Musa(a.s,) Beni İsrail’de öldürülecek
bir kişi için bunu senden alacak, o zaman bu ineğin derisinin dolusu dinar’a
satarsınız de,” dedi.
(3)
Böylece onu
sakladılar.
ibn-i Cerir’in, İbn-i
Abbas (r.a.) dan rivayet ettiğine göre;
Beni İsrail’de zengin bir ihtiyar vardı. Kardeşinin oğulları ise
fakirdiler, hiçbir şeyleri yoktu, bu ihtiyarın da çocuğu olmayıp tek varisi
kardeşinin oğullarıydı. Onlar: “Keşke amcamız ölse de malına konsak”
diyorlardı. Amcalarının ölümü gecikince şeytan onlara “Amcanızı öldürüp içinde
bulunmadığınız şehir ehline diyetini yükleseniz olmaz mı ?” diye vesvese verdi.
O zaman Beni İsrail
iki şehirde bulunuyorlardı. Bir kişi öldürülüp iki şehir arasına atılsa, ölüye
iki şehir arası ölçülür, ölü hangisine yakınsa diyet o şehre yüklenirdi. Şeytan
bu işi onlara süsleyince onlar da karar vererek amcalarını öldürdüler. Sonra
ölüyü kendilerinin bulunmadıkları şehrin kapısına attılar. Sabah olunca o
şehrin ehline gelerek; “Amcamız sizin şehrinizin kapısında öldürüldü, vallahi
diyetini (öldürene ceza olarak yüklenen parayı) bize ödeyeceksiniz” dediler. O
şehrin ahalisi de “ Allah! a yemin ederiz ki, biz sizin amcanızı öldürmedik,
öldüreni de bilmiyoruz ve şehir kapısını kitlediğimiz vakitten sabaha kadar da
açmadık.” Dediler.
Bunun üzerine Musa
(a.s.) a müracaat ettiler Devamını Kitabımız Kur’an-ı Kerimin Bakara
Suresinin ilgili ayetlerinden takip edelim.
BAKARA SURESİ-AYET .67.
Hani bir zamanlar Musa
kavmine demişti ki”Allah size bir inek bogazlamanızı emrediyor. “Onlar da.” Sen
bizimle alay mı ediyorsun ?” dediler. Cahillerden biri olmaktan Allah’a
sığınırım dedi.
68-Onlar “Bizim için
Rabbine dua et onu bize açıklasın dediler.” Musa; “Rabbim buyuruyor ki ; o ne
kart ne de çok körpedir, ikisi arası bir sığırdır, haydi emrolunduğunuz işi
yapın.” Dedi.
69-Onlar,”Bizim için
Rabbine dua et , rengi ne ise bize onu açıklaşın.” Dediler. Musa; “Rabbim
buyuruyor ki; “O bakanların içini açan parlak sarı renkli bir sığırdır.” Dedi.
70-Onlar,” Rabbine dua
et onun ne olduğunu bize iyice açıklasın, çünkü o bize biraz karışık geldi,
bununla beraber Allah dilerse onu elbette buluruz.” Dediler.
71-Musa dedi ki; “Rabbim
onun ne çifte koşulup tarla süren, ne ekin sulayan, ne de salma gezen ve hiç
alacası olmayan bir sığır olduğunu buyuruyor.” Onlar da, “İşte şimdi tam
gerçeği ortaya koydun.” Dediler. Sonunda o sığırı bulup boğazladılar. Az kalsın
yapamayacaklardı.
72-Hani siz bir adam
öldürmüştünüz de (katili) hakkında birbirinizle atışmış, suçu üzerinizden atmıştınız.
Oysa ALLAH, gizlediğinizi ortaya çıkaracaktı.
73-Sığırın bir
parçasıyla ölüye vurun demiştik, işte Allah ölüleri böylece diriltir ve sizlere
ayetlerini gösterir ki, aklınızı başınıza alasınız. . .
Öyle yaptılar, Kesilen et ölüye vurulduğunda, bi-İznillahi Tealâ
(Allah-u Tealâ’nın izniyle) ölü kalktı, damarları kan fışkırıyordu ve
kardeşinin oğulları için,” Beni falan, falan öldürdü” dedi. Sonra ölü olarak
tekrar düştü. Bunun üzerine kardeşinin iki oğlu yakalanarak öldürüllerken, O
gence, annesi ne itaatinin dünyadaki mükâfatı da verilmiş oldu. O genç sığırın
derisinin doldurduğu altınlarının üçte ikisini Beni İsrail’in fakirlerine
dağıttı. Üçte birini de kendine ayırdı. (Hazin, Dürrül-i Mensur, Siracü-l
Münir.Mealimü’t Tenzil ve Ruhu-l Beyan tefsirleri.)
Çok acayip bir yalan...su yazan kişi buna inamdi mi? Inek konuştu sonra kesildi etiyle ölü dirildi...bu yaradılışa aykırı tip-a aykırı akla mantığa aykırı..bir süslememeli hikaye mitolik bir hikâye...musa adam öldürmüştü onuda diriltseydi..
YanıtlaSilSem tıppa mı iman ettin? İslama mı? Allah kainata bir düzen koymuştur. Bahsettiğin bütün bilimler bu düzeni kabul ederler. Yani aynı şartlar altında aynı olaylar olur diye düşünürler. Allah Celle Celalühü bu kainata bir düzen koyduğu gibi istediği zaman onu değiştirebilir. Birde senden mucize ne demek onu öğrenmeni isterim. Mucize aciz bırakan demek sende aciz kalmışsın.Yok Kuran'a iman etmediysen. Allah hidayet versin.
SilSen muhammedul emine inansaydin Allaha inansaydin inanırdın.
SilAllah hidayet nasip eylesin
SilHz muhammedin ayı 2 ye ayirmasi. Hz musanın kizildenizi yarıp gecmesi. Ya musrikler bile bir yere giderken paralarini hz muhammede teslim edip giderlermis kendi ailelerine guvenmezken muhammedul emindi ya benim peygamberim inanmimmi ben ona sonsuz salat-ı şerifler olsun gül yüzlü peygamberim.
YanıtlaSilSAPIKTI O
Sil